Yeni Toplumsal Sorunumuz : Mal sahibi-Kiracı Uyuşmazlıkları

Bu yazımda son dönemde popüler olan; Sulh mahkemelerini kilitleyen; toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkan mal sahibi-kiracı arasındaki konut kirası uyuşmazlıkları hakkında çok detaya girmeden bilgi vermek ve görüşlerimi açıklamak istiyorum.

KONUT KİRA SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Konut kira sözleşmeleri genel olarak Borçlar Kanunu’nun 299 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiş bir sözleşme türüdür. Borçlar kanununda bu sözleşme türü geniş bir çerçevede hatta oldukça detaylı olarak düzenlenmiştir. Konu kirası sözleşmesi nedir? Usulu nasıldır? Tarafların hakları ve borçları nelerdir? Bu hususları öğrenmek isteyenler ilgili maddeleri okuyabilirler.

KONUT KİRA SÖZLEŞMESİ KAÇ YILLIĞINA YAPILIR?

Devamını Oku →

MODERN DOLANDIRICILIK YÖNTEMİ : DEVREMÜLK SİSTEMİ

Devremülk ya da Devre tatil sistemi; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 50. Maddesinde düzenlenmiş olup “Devre tatil sözleşmesi, bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkanı veren sözleşmelerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Ülkemiz insanın anlaşılmaz şekilde belli bir yerde -süreli dahi olsa- mülk edinme hevesini farkeden dolandırıcılar ise tabii ki boş durmamış; televizyonlara teklam vererekdaha temeli atılmamış, bakanlıktan izin alınmamış devremülk projelerinin satışını yapmış; binlerce insanı mağdur etmekte geç kalmamışlardır.

Bu sistemde mağdur olanlar genelde “ön ödemeli” satış mağdurlarıdır. Ön ödemeli satış genelde inşaatı henüz başlamamış ya da kısmen başlamış (mesela temel atmak gibi) bir projenin iyice süslenerek televizyonlarında reklamlarını oynatıp satılması şeklinde gerçekleşmektedir. Kanuna ve 14/01/2015 tarihli Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’ne göre ön ödemeli satış yasaldır. Ancak bunun şartları ilgili yönetmelikte şu şekilde belirtilmiştir :

Devamını Oku →

HİZMET SUNMADAN HİZMET BEDELİ ALMA FURYASI

Ülkemizde maalesef Tüketici Hakları Derneklerinin çalışmalarına; bir çok meslektaşımızın eşsiz çabalarına rağmen tüketiciler halen yeterince bilinçlendirilememiş ve büyük kurumlar tarafından haksız bedeller ödemeye mahkum edilmiş; hatta kanaatimizce icra hukukunun en büyük sorunu olan ilamsız takipler sebebiyle icra takibine maruz kalmış ve üç kuruş bedeli icra masrafları ve icra vekalet ücreti dahil olmak üzerine ödemek zorunda kalmıştır. Bu vahim durum maalesef halen devam etmekte ve kanun koyucu tarafından bir düzenleme olmadığı sürece icra dairelerinin en büyük yükünü tüketiciye yükletilen bu haksız bedellerle ilgili icra takipleri teşkil etmeye devam edecektir.

Malum; günümüz bilgi çağı… Hepimiz bir şekilde uydularla, kablolarla, internete bağlanıyoruz. Hatta internetimizde bir aksama olsa iş yapamaz hale geliyoruz. Teknolojik aletler ve internetin hayatımızın bir parçası haline geldiğini ve bu durumun daha da ilerleyeceğini apaçık görüyoruz. Devamını Oku →

BANKALARIN TÜKETİCİLERDEN ALDIĞI ÜCRETLER HAKKINDA BİR İNCELEME

Bilindiği üzere Bankacılık Kanunu’ndaki temel düzenlemelere göre bankaların asli görevleri “mevduat toplatmak ve mevduatı işleterek” gelir elde etmektir.

Ancak BDDK’nın daha evvel yaptığı müteakip rapor ve açıklamalarda birçok bankanın gelirinin temelini oluşturması gereken mevduat işletmekten çok daha fazla geliri banka müşterilerine (tüketicilere) peryodik olarak uyguladığı masraflar ile kullandırdığı hizmetler neticesinde zorunlu olarak aldığı paylardan sağladığı görülmüştür. Devamını Oku →

TÜKETİCİ MAHKEMELERİNDE TEMEL SAVUNMA ARGÜMANLARI

Bilindiği üzere tüketici hakem heyetleri her ne kadar sürekli olarak tüketici lehine karar verseler de; bankalar ellerindeki mali gücü kullanmak suretiyle en küçük meblağları bile tüketici mahkemelerine itiraz yoluyla taşımakta ve böylelikle hem tüketici hakem heyetlerinin kurulmasındaki saiki hiçe saymakta; hem de tüketici mahkemelerinin iş yükünü artırarak daha önemli davalar için aylar sonrasına gün verilmesine neden olmaktadırlar.

Bu yazımda bir avukatın tüketici mahkemelerine itiraz yoluyla başvurmuş bankalara karşı sunulacak  argümanlardan (iddialardan) bir kısmını paylaşmak istiyorum. Devamını Oku →

HAKEM HEYETİNE BAŞVURMADAN YAPILAN ADİ TAKİPLER KONUSU

Ülkemizde maalesef güçlü olanların; yurttaşlarımızın bilgisizliğinden yararlanmak suretiyle ya da onları korkutmak suretiyle ve maalesef buna hukuku da alet ederek “hukuk tanımama modası”na devam ettiğini hayretle görmekteyiz. Bu bağlamda olmak üzere son zamanlarda oldukça popüler bir konu olan özellikle Gsm şirketleri ve Bankaların yapmakta olduğu icra takiplerine değinmek istiyorum.

Bilindiği gibi bizim “adi takip” dediğimiz takip türü olan takipler İcra İflas Kanununda düzenlenmiştir. Bu takip türünde herhangi bir senet, belge, ilam vesaireye dayanma gereksinimi yoktur. Örneğin bir kişi elinde hiçbir belge olmadan arkadaşına vermiş olduğu 500 lira için bile bu takip yoluna başvurabilir. Karşı taraf süresi içinde itiraz etmezse takip kesinleşir ve cebri icra yollarına başvurulur. Ancak karşı taraf (borçlu) suresi içinde itiraz ederse takip durur. Bu durumda alacaklı taraf bir yıllık süre içinde itirazın iptali yoluna başvurmalı ve borcun dayanağını ispatlamalıdır. ( İspat yükü alacaklıya aittir.) Devamını Oku →

YURTDIŞINDA GEÇEN SÜRELERİN BORÇLANILMASI

Bilindiği üzere Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yurtdışında geçen sürelerin borçlanılmasıyla ilgili olarak talepleri reddetmektedir.

SGK reddettiği taleplerde evvela 8/5/1985 tarih ve 3201 sayılı kanunun YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ YURT DIŞINDA GEÇEN SÜRELERİNİN SOSYAL GÜVENLİKLERİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN’un 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı kanunun 79. Maddesiyle değiştirilmiş 1. Maddesine dayanmaktadır. İlgili düzenleme şu şekildedir : Devamını Oku →

ANAYASA MAHKEMESİ ve İPTAL KARARLARI

Bilindiği üzere Anaya Mahkemesi’nin kararlarının niteliğiyle ilgili 153. Maddesinin 5. Fıkrasına göre; açıkca dile getirildiği gibi “İptal kararları geriye yürümez.”..

Aynı maddenin 3. Fıkrasına göre ise; “Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.”..

Anayasa’nın bu iki hükmünden anlayacağımız her ne kadar açık olsa da bir kez daha üzerinden geçmenin faydalı olacağını düşünüyorum.

Devamını Oku →

İMAM NİKAHI MESELESİ ve ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Öncelikle bu tip haberler medyanın şişirmesiyle oldukça çabuk bir şekilde toplumda yanlış anlaşılmakta ya da tam olarak anlaşılmamaktadır.

Kuralımız açıktır : Anayasa Mahkemesi kararları gerekçeli olur.

Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerine baktığımızda ise aslında yüce mahkemenin bu kararlarla bir doktrin oluşturduğunu görürüz.

Şimdi “şeriat geliyor”, “İmam nikahının önü açıldı!” nidalarıyla medyanın pompaladığı Anayasa Mahkemesi’nin kararını (1); sebeplerini ve sonuçlarını inceleyip bir değerlendirme yapalım.

Devamını Oku →